Her hafta aradığı şirketin artık numarası mı tanıdık geliyordu, yoksa arayan herkese için mi bilmiyor ama, 'haftalık promosyonlarımız var, siz her hafta tekrar tekrar aramayın biz düzenli olarak gönderelim, isterseniz temizliğinden memnun olduğunuz kişiyi gönderelim...' açıklamasını yapıyor olmasından .başka bir temizlikçi şirketini araması gerekiyordu ya da kendisi yapacaktı temizliği. İyi de olabilirdi uzun zamandır karıştırmadığı dolapları, kutuları, açmadığı defterleri vardı. İşe başladığından beri çok karıştırmadığı geldi aklına.
İşine yaramayan bir dolu eşya vardı evde; bir zamanlar çok değerli olan. Oturma odası ve mutfağı halletti önce. Onlardan öyle çok çer çöp çıkmadı. En çok çöp çalışma odasındaydı yılların birikimi vardı dolaplarda. Lise yıllarında daha bilgisayarlarla bu kadar haşır neşir olmadan deftere yazdığı günlüklerini buldu. Uzun yıllar yazmıştı; lisenin başından sonuna kadar iki defter, lisenin bitip üniversiteye hazırlık ve üniversitenin başlangıç zamanları bir defter. Lise yıllarında yazdıklarına göz gezdirdi önce, çocukça yazılmış yazılardı. Üniversitedekiler de bir şeylerin değiştiği, çocukluğun atıldığı belli oluyordu. O zaman ki sorunlarını, üzüntülerini, okudukça mutlu oluyordu. Unutmuştu temizliği falan hem ara da vermeliydi biraz. Sade bir kahve alıp devam etti karıştırmaya, aralara sıkıştırılmış kağıtlar vardı. Üniversiteye gidince defterini yanına götürmemişti fakat orada da duramayıp kağıtlara yazmıştı içini. Defterdeki yazılara göz gezdirdikten sonra, kağıtları okumaya başladı. Biliyordu bu kağıtlarda neler yazdığını, nasıl ilk heyecanını anlattığını ve okursa şu durumundan iyi olmayacağını... Okudu yazıları; ilk ne zaman aşık olmuştu, görür görmez aklına takılan ve bir daha ne yaşarsa yaşasın alamadığı o anın tadını ve onun ne zaman artık unuttum dese burnunu dolduran kokusunu.
Oda da oturmuş yıllar önce bitmiş, unutulmuş ilk aşkı için ağlıyordu. Gözlerinden akan yaşı silmiyordu inatla, kabullenmek istemiyordu bunu. Gözlerinden dudaklarının kenarına akan yaşlar ya boynunu izleyip üzerine damlıyor ya da kahvesinden aldığı her yudumda kahvesine karışıyordu. Yıllar önce evlendiğini duyduğu güne kadar; tenin kokusuna başka bir kadının kokusunun sindiğine, başka bir kadına sarıldığına, başka bir kadınla öpüşe bildiğine... inanmak bile istemiyordu.
Evlendiğini duyunca irkilmişti kendinden. Nasıl olurdu onu seven adam yeni birini sevebilirdi? Zorla mı evleniyordu? Hamile mi kalmıştı yoksa birlikte olduğu kişi? Hiç birinin olmadığını farkındaydı, adam sevmiş belki de aşık olmuştu. Bir gün adam eve işten dönerken elinde bıçakla adamı bekledi. Kalbine batıracaktı adamın. Ama nerede daha etkili olur diye düşünüyordu. Adam eve girerken zili çalacak, anahtarı olsa da içeride birinin olduğunu bildiğinden, tam o sırada arkasından seslenip karısının gözü önünde bıçağı kalbine batıracak. Bir gün elinde silah iş yerinin önünde vurmayı düşündü. Karısından uzak bir yerde öldürmeli onu diye düşündü hem böylece ölürken üzerine kapanıp ağlayan biri olmaz, yalnız ölür daha çok acı çeker. Bir gün evlerine hizmetçi olarak girip yiyeceklerine zehir katmayı falan düşündü... Kurduğu cinayet planları kendisine komik gelmeye başladı belirli bir süre sonra. Düşünmemeye başladı adamı aklının bir köşesinde o kadar çok öldürdü ki sonunda kendisi inanmıştı öldüğüne. Zamanla alışmıştı bu duruma hatta hayatına yeni birileri bile oldu.
Elinde tuttuğu kağıt parçalarında bıraktığı çocukluk heyecanını, sıkıntıdan oluşmuş hastalıkları için yuttu antidepresanları, uykusuz geçirdiği geceleri hatırladıkça söndürmeye çalıştığı hatta söndü sandığı intikam hırsı yeniden alevleniyordu. Yıllardır göz görmeyince gönlünden de uzaklaştığından eskiden olduğu gibi onu engelleyecek acıma duygusu da devreye girmiyordu. Hem bu sefer canını fiziksel olarak yakmak değildi istediği sadece öcünü alacaktı. Ne çirkin bir kelimeydi 'İntikam' fakat geç de olsa anlasın istiyordu, onun neler yaşadığını. Öyle çok acı çekmesin, sebepsiz yere terk edilsin yeterdi.
Teknoloji çağında iş telefonu bulmak, ona ulaşmak hiç de zor olmadı. Ayrıldıklarından beri birbirlerine çok yanlışları olmadığından iş bağlantısı gibi buluşma ayarlayıp, sonra da bundan eşinin haberi olmasını sağlayacak, sadece güzel giden evliliğini biraz bulandıracaktı. Birbirlerini gerçekten seviyorlarsa küçük bir ayrılıktan sonra kaldıkları yerden devam ederlerdi evliliklerine. Bu olayın sonun da ona ne olurdu onu da şimdiden düşünmek istemiyordu. Ama yaptıklarını gözünün içine baka baka o anlatacaktı adama...
Evlendiğini duyunca irkilmişti kendinden. Nasıl olurdu onu seven adam yeni birini sevebilirdi? Zorla mı evleniyordu? Hamile mi kalmıştı yoksa birlikte olduğu kişi? Hiç birinin olmadığını farkındaydı, adam sevmiş belki de aşık olmuştu. Bir gün adam eve işten dönerken elinde bıçakla adamı bekledi. Kalbine batıracaktı adamın. Ama nerede daha etkili olur diye düşünüyordu. Adam eve girerken zili çalacak, anahtarı olsa da içeride birinin olduğunu bildiğinden, tam o sırada arkasından seslenip karısının gözü önünde bıçağı kalbine batıracak. Bir gün elinde silah iş yerinin önünde vurmayı düşündü. Karısından uzak bir yerde öldürmeli onu diye düşündü hem böylece ölürken üzerine kapanıp ağlayan biri olmaz, yalnız ölür daha çok acı çeker. Bir gün evlerine hizmetçi olarak girip yiyeceklerine zehir katmayı falan düşündü... Kurduğu cinayet planları kendisine komik gelmeye başladı belirli bir süre sonra. Düşünmemeye başladı adamı aklının bir köşesinde o kadar çok öldürdü ki sonunda kendisi inanmıştı öldüğüne. Zamanla alışmıştı bu duruma hatta hayatına yeni birileri bile oldu.
Elinde tuttuğu kağıt parçalarında bıraktığı çocukluk heyecanını, sıkıntıdan oluşmuş hastalıkları için yuttu antidepresanları, uykusuz geçirdiği geceleri hatırladıkça söndürmeye çalıştığı hatta söndü sandığı intikam hırsı yeniden alevleniyordu. Yıllardır göz görmeyince gönlünden de uzaklaştığından eskiden olduğu gibi onu engelleyecek acıma duygusu da devreye girmiyordu. Hem bu sefer canını fiziksel olarak yakmak değildi istediği sadece öcünü alacaktı. Ne çirkin bir kelimeydi 'İntikam' fakat geç de olsa anlasın istiyordu, onun neler yaşadığını. Öyle çok acı çekmesin, sebepsiz yere terk edilsin yeterdi.
Teknoloji çağında iş telefonu bulmak, ona ulaşmak hiç de zor olmadı. Ayrıldıklarından beri birbirlerine çok yanlışları olmadığından iş bağlantısı gibi buluşma ayarlayıp, sonra da bundan eşinin haberi olmasını sağlayacak, sadece güzel giden evliliğini biraz bulandıracaktı. Birbirlerini gerçekten seviyorlarsa küçük bir ayrılıktan sonra kaldıkları yerden devam ederlerdi evliliklerine. Bu olayın sonun da ona ne olurdu onu da şimdiden düşünmek istemiyordu. Ama yaptıklarını gözünün içine baka baka o anlatacaktı adama...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder